Yeşiltaş, “AKP’nin gazeteciliği baskı altında tutarak kontrol ederek, bitkileri susturmayı amaçlayan bu otoriter yönetim anlayışı, tarihe bir küçülme vesikası olarak geçecektir” dedi. CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, “10 Ocak..
Yeşiltaş, “AKP’nin gazeteciliği baskı altında tutarak kontrol ederek, bitkileri susturmayı amaçlayan bu otoriter yönetim anlayışı, tarihe bir küçülme vesikası olarak geçecektir” dedi.
CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, “10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü” nedeniyle açıklama yaptı. Yeşiltaş açıklamasında AKP iktidar boyunca gazetecilerin birçok haklarının geri alındığına, çalışma koşullarının zorlaştırıldığına, baskı politikalarının sonucu gazetecilerin sindirilmeye çalışıldığına dikkat edilerek sürdürüldüğünü kaydetti:
10 Ocak, gazetecilerin hak arayışıyla kazandıkları zaferin simgesi haline geldi, ancak yıllar içinde bu zafer, kutlamadan çok bir mücadele gününe dönüştü. 1961 yılında sendikal dayanışma ve örgütlenme ruhuyla kazanılan haklar, gazetecilerin patronlara karşı mücadeleyi temsil ederken, sonraki yıllarda antidemokratik uygulamalar, darbe rejimleri ve neoliberal politikalarla bu ruhun büyük ölçüde yıpratıldığı açıkça görülüyor.
Bugün gazeteciler, yalnızca ekonomik ve sosyal hakların gasp edilmesiyle değil, aynı zamanda basın özgürlüğü, özgürlük özgürlüğü ve editoryal aralıklar gibi mesleğin özüne yönelik sistematik saldırılarla mücadele etmek zorunda kalıyor. İşsizlik oranlarında gazetecilik mezunları en üst sıralarda yer alırken, medya sektörünün belirli sermaye gruplarının kontrolüne katılmaya daraldı, kayıt dışı çalışma ve düşük ücret politikaları yaygınlaştı. Bu durum, gazetecilik mesleğini her geçen gün daha da zorlaştırıyor.
“DÜŞÜNCE VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ BÜYÜK BASKI ALTINDA”
Demokrasinin temel taşlarından biri olan düşünce ve özgürlük özgürlüğü ise günümüz Türkiye’sinde büyük bir baskı altında. Halkın doğru haber alma hakkının korunması özgür basın, mevcut iktidarın elinde adeta susturuldu, medya üzerindeki denetim araçları sistematik bir sopa haline getirildi. AKP iktidarı, basın kontrolü” için İletişim Başkanlığı, RTÜK ve Basın İlan Kurumu gibi araçları kullanarak özgür medya organlarını susturmakta, bağımsız gazetecilik yapanların ise hedef olduğunu göstermektedir. Bu işlem henüz yapılmadığında yargı devreye sokulmakta, gazeteciler ele geçirilmekte, tutuklanmakta ya da ev hapsi cezasına tabi tutularak sindirilmeye çalışılmaktadır.
“GAZETECİLİK MÜCADELE BİÇİMİ HALİNE GELDİ”
Sosyal medya platformları ve bağımsız haber üreticileri de bu baskılardan etkileniyor. Eleştirel haberlere içerik engelleme ve gazetecilere yönelik gözaltılar, halkın haber alma parasını yok etmeye yönelik adımlar olarak ortaya çıkıyor. Bugün Türkiye’de gazetecilik yapmak, yalnızca bir meslek değil, aynı zamanda bir mücadele biçimi haline geldi. Gerçekleri yazmak, kamuoyunu bilgilendirmek ve halkın vicdanı olmak isteyen gazeteciler, baskılar altında “ateşten gömlek” giymeye zorlanıyorlar.
“GAZETECİLİĞİ SAVUNMANIN YOLU BİRLİK, MÜCADELE VE DAYANIŞMADAN GEÇİYOR”
1961’de elde edilenlerin sınırları, bugün gazeteciliğin savunmanın yolu birlik, mücadele ve dayanışmadan geçiyor. AKP’nin gazeteciliği baskı altında tutarak kontrol altında tutarak susturmayı amaçlayan bu otoriter yönetim anlayışı, tarihe bir küçültme vesikası olarak geçecektir. Gazeteciliğin suçu olmadığında, özgür basının varlıklarını aydınlattığı bir Türkiye’ye olan inancımızla; gerçekleri yazmaktan asla vazgeçmeyen tüm basın emekçilerini selamlıyorum.