Bursa’da iklim değişikliğinin etkilerini ve nüfus artışını yapay zekayla modelleyen bilim insanları, yüzyılın sonuna gelindiğinde kişi başına düşen aylık su miktarının, ortalama 11 bin 479 litreden 3 bin 770 litreye düşeceğini hesapladı.
Bursa Uludağ Üniversitesi ve Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi‘nden bilim insanları 2 yıl süren saha araştırmaları ve yapay zeka modelleme çalışmalarıyla Bursa’daki su kıtlığı ve kuraklık risklerini araştırdı. 2020-2049 ve 2070-2099 arası iklim ve nüfus projeksiyonları üzerinden yapılan araştırmanın sonuçlarına göre, referans dönemi olan 2007-2019 arasında kişi başına aylık su miktarı 11 bin 479 litreyken, 2020-2049 döneminde nüfusun yüzde 28 artış kaydetmesi ve hava sıcaklığının 1,5 derece artmasıyla, bu miktar 5 bin 400 litreye düşecek. Uzun dönem senaryosu olan 2070-2099 döneminde ise nüfusun yüzde 90, sıcaklığın 2 derece artacağı ve kişi başına su miktarının aylık 3 bin 770 litreye düşeceği belirlendi. Çoğalan nüfus ve azalan yağışlar nedeniyle su kaynakları üzerindeki baskının artacağının öngörüldüğü araştırmada, su kıtlığı sorunuyla başa çıkmak için mevcut kaynakların verimli kullanılmasının şart olduğu vurgulandı.
Araştırmanın yürütücüsü ve Bursa Uludağ Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Abdullah Akbaş, AA muhabirine, iklim değişikliğinin Akdeniz ikliminin ekstremlerini yani kuraklık, aşırı yağış gibi hava olaylarının sayısını ve şiddetini artırmasını beklediklerini söyledi. İklim sınıflandırma sistemine göre Türkiye’nin batısında Kocaeli’den başlayıp kıyı ve iç kısımları da kapsayan, Hatay’a ve oradan güneydoğu kısmına kadar uzanan alanın Akdeniz iklimi olarak sınıflandırıldığını belirten Akbaş, Akdeniz ikliminin hakimiyetinde ve nüfusun artış hızının yüksek olması nedeniyle çalışma alanı olarak Bursa’yı seçtiklerini bildirdi.
Akbaş, “Ülkemizin makro anlamda 3’te 2’lik kısmı Akdeniz iklimine girmektedir. Çok kırılgan bir iklim olduğu için iklim değişikliğinden en çok etkilenecek yerlerden birisidir. Ülkemizde Akdeniz iklimi haricinde karasal, Karadeniz ve bunların arasında geçiş iklimleri hakimdir. Yapılan modelleme çalışmaları gelecekte Akdeniz ikliminin alanını daha da genişleteceğini ve ülkemizin geniş bir kısmında hakim olacağını göstermektedir. Bu nedenle ülkemizin bütün bölgelerinde iklim değişikliği ve nüfus artışı kaynaklı kuraklık ve su kıtlığı tehlikesi vardır.” dedi.
Akdeniz ikliminin egemen olduğu alanlarda iklim değişikliği etkilerinin dışında artan nüfus dolayısıyla da mevcut su kaynaklarının yetersiz kaldığından bahseden Akbaş, Bursa‘da da benzer bir durumun söz konusu olduğunu ve barajlarda tutulan suyun azalma trendi içinde bulunduğunu aktardı. Akbaş, “Çalışmamızın en önemli çıktısı, böyle giderse su yetmeyeceği sonucu. Bizim bulgularımızdan yola çıkarak karar vericiler belki suyun yetmeyeceği, başka önlemler alınması ve bu alanda nüfusla ilgili farklı politikalar geliştirilmesi gerektiği gibi çıkarımlarda bulunabilirler.” diye konuştu.
Yapılan araştırmalarda Türkiye‘nin genel olarak aşırı yağış, ekstrem sıcaklıklar ve kuraklık gibi iklim değişikliği etkilerine maruz kalacağının görüldüğünü vurgulayan Akbaş, kendilerinin de yapay zeka temelli bir metot geliştirdiklerini, bu metodun su tüketiminde iklim değişikliğinin etkilerinin azaltılması için fiziki coğrafya koşulları, iklim, topoğrafya gibi parametreler gözetilerek Türkiye’nin birçok kentinde rahatlıkla uygulanabileceğini ifade etti. Bir yerde nüfusla ve ekonomik aktivitelerle beraber su yönetiminin dikkate alınması gerektiği, bunun dikkate alınmaması halinde kentlerin iklim değişikliğinden çok fazla etkileneceği uyarısında bulunan Akbaş, “Sosyoekonomik gelişiminizi iklim modellemelerine ve su yönetimine uyum göstererek yaparsanız mega kuraklıklar gibi bir çok şeyden etkilenmeyebilirsiniz.” değerlendirmesinde bulundu.
İklim değişikliğine karşı uluslararası toplantılar yapıldığını ve bu toplantılarda kararlar alındığını hatırlatan Akbaş, bu süreçlerin çok yavaş işlediği eleştirisinde bulundu. Akbaş, sözlerini şöyle tamamladı: “Problemimiz küresel ama cevaplarımız hep ulusal. Buna nasıl karşılık verebiliriz? Hem iklim değişiyor hem nüfus artıyor, bu yüzden kent ve nüfus politikaları burada çok önemli. Kentinizin taşıma kapasitesinden daha fazla nüfus barındırırsanız, bu, çeşitli yatırımlarla ortaya koyduğunuz su, iklim değişikliğiyle beraber azalmaya başlayacak ve artan nüfusun talebine de hiçbir zaman tam karşılık vermeyecek anlamına geliyor.”